Dünya genelinde iklim değişikliğiyle mücadele çabaları hız kazanırken, karbon kredilendirme sistemleri Türkiye’de de giderek önem kazanıyor. Bu sistem, şirketlerin çevresel etkilerini azaltmalarına destek sunarken, karbon ayak izi yüksek olan firmalar için dengeleyici bir fırsat oluşturuyor. Türkiye, Paris Anlaşması’na taraf olarak, 2053 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı taahhüt etmiş durumda ve bu amaçla karbon piyasalarının altyapısını güçlendirme çalışmalarına yoğunlaşmıştır.
Karbon Kredilendirme: Temel Kavram
Karbon kredisi, bir ton karbondioksit veya eşdeğer gazın atmosfere salınımının önlenmesine yönelik projelerle ilişkilendirilen bir finansal araçtır. Karbon azaltıcı projeler geliştiren kurumlar bu kredileri satarak gelir elde ederken, emisyon fazlası olan şirketler de bu kredileri satın alarak çevresel yükümlülüklerini azaltabilir.
Türkiye’de Karbon Kredilendirme Sisteminin Yapısı
Türkiye’de karbon kredilendirme, ulusal ve uluslararası düzenlemeler ışığında ilerlemektedir. Avrupa Birliği’nin uygulamaya koyduğu Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında, Türkiye’nin ihracat maliyetlerini azaltmak adına karbon hesaplamalarına uyum göstermesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’nin karbon ticaret sistemini kurması büyük bir gereklilik haline gelmiştir.
Türkiye’de karbon kredilendirme süreci iki ana piyasadan oluşmaktadır:
- Gönüllü Karbon Piyasaları: Şirketlerin karbon ayak izini azaltmak için isteğe bağlı projelere yatırım yapmalarına ve bu projelerden elde edilen karbon kredilerini satın almalarına olanak tanır. Enerji ve orman projeleri gibi çeşitli sektörlerde karbon kredisi alımları yaygındır.
- Zorunlu Karbon Piyasaları: Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamasıyla birlikte zorunlu karbon ticaretine geçişi gündeme gelmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın liderliğinde yürütülen çalışmalarda, karbon ticareti kuralları netleştirilmektedir. 2025 yılına kadar bu sistemin devreye girmesi planlanmaktadır.
Türkiye’de Karbon Kredilendirme Sürecinde Rol Alan Kurumlar
Türkiye’de karbon kredilendirme ve karbon ticaretinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için farklı kurumların iş birliği gereklidir:
- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı: Emisyon izleme ve raporlama süreçlerinin yanı sıra karbon piyasası denetimini de üstlenecek.
- İklim Değişikliği Başkanlığı: 2021 yılında kurulmuş olan bu başkanlık, karbon ticaretine geçiş sürecini destekleyici altyapının oluşumunu sağlar.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Enerji sektörü için yenilenebilir yatırımları teşvik ederek, karbon azaltıcı projelerin desteklenmesini sağlar.
- Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları (TOBB): Özel sektörün karbon kredilendirme sürecine katılımını sağlamak amacıyla çeşitli eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlemektedir.
- Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): Türkiye’nin karbon ticaret sistemini AB Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) ile uyumlu hale getirmeye yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
Karbon Kredilendirme Sisteminin Türkiye Ekonomisine Katkıları ve Öneriler
Türkiye’de karbon kredilendirme sistemi, sürdürülebilirlik ve rekabet gücünü artırmak açısından önemli katkılar sunmaktadır. Bu doğrultuda:
- Şirketlerin çevreye duyarlı projelere yatırım yapmaları teşvik edilmelidir.
- Yasal altyapının hızla tamamlanması, şirketlerin SKDM ve diğer uluslararası karbon düzenlemelerine uyum sağlaması için önem taşır.
- İş dünyası karbon kredilendirme konusunda daha bilinçli hale getirilmeli, sürece ilişkin farkındalık çalışmaları artırılmalıdır.
Karbon piyasalarının Türkiye’deki gelişimi, sadece ulusal çevresel hedefleri gerçekleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ticaretteki sürdürülebilirliği de destekleyecektir. Bu nedenle, paydaşların katılımı ve iş birliği, karbon kredilendirme sisteminin sağlam temeller üzerine oturtulması açısından kritik bir rol oynamaktadır.